Öğrenilmiş Çaresizlik Nedir ve Örnekleri? Tarihin Aynasında İnsan Ruhunun Kırılma Noktaları
Bir tarihçi olarak geçmişi incelerken, sadece olayların ardındaki siyasi ve ekonomik dinamikleri değil, aynı zamanda toplumların ruh halini de anlamaya çalışırım. Zamanın akışı içinde, bireylerin ve toplulukların yaşadığı çaresizlik anları, bazen bir dönemi şekillendiren en belirleyici güç olmuştur. İşte bu noktada karşımıza çıkan kavram, “öğrenilmiş çaresizlik”, yalnızca psikolojik bir terim değil; insanlığın ortak hafızasında yankılanan bir olgudur.
Öğrenilmiş Çaresizlik Nedir?
Öğrenilmiş çaresizlik, bireyin tekrar eden başarısızlıklar sonucunda, artık çaba göstermenin faydasız olduğuna inanması durumudur. Psikolog Martin Seligman tarafından 1960’larda yapılan deneylerle tanımlanan bu kavram, köpeklerin kaçamayacaklarını düşündükleri elektrik şoklarına karşı tepkisiz hale gelmeleriyle ortaya çıkmıştır. Daha sonra insan davranışlarına da uyarlandığında, bu durumun bireylerin stres, depresyon ve motivasyon eksikliği yaşamasına neden olduğu anlaşılmıştır.
Bu kavram, yalnızca bireysel bir ruh hali değil; aynı zamanda toplumsal davranış biçimlerine de ışık tutar. Çünkü tarih boyunca toplumlar da tıpkı bireyler gibi, tekrar eden hayal kırıklıkları sonucunda mücadele etme iradelerini kaybetmişlerdir.
Tarihte Öğrenilmiş Çaresizlik: İmparatorluklardan Halklara
Antik dönemlerden günümüze kadar, öğrenilmiş çaresizlik birçok toplumsal dönüşümün görünmeyen zeminini oluşturmuştur. Roma İmparatorluğu’nun son dönemlerinde halkın yönetime olan inancını yitirmesi, ekonomik krizlerle birlikte pasif bir yurttaşlık kültürünün gelişmesine yol açtı. “Artık hiçbir şey değişmez” düşüncesi, imparatorluğun çöküş sürecini hızlandıran sessiz bir felaket haline geldi.
Benzer biçimde, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılında da reformların ardı arkası kesilmezken, toplumun geniş kesimlerinde umutsuzluk ve kadercilik yaygınlaştı. Tanzimat ve Meşrutiyet girişimleri bile, halkın gözünde “boşuna bir çaba” olarak görülmeye başlanmıştı. Bu, devletin değil, zihniyetin çöküşünü hazırlayan bir süreçti.
Modern Dönemde Öğrenilmiş Çaresizlik
Günümüzde öğrenilmiş çaresizlik, bireysel yaşamdan iş dünyasına, siyasetten toplumsal hareketlere kadar her alanda kendini gösteriyor. Sürekli değişen ekonomik koşullar, başarısız reformlar veya adaletsizlik hissi; bireylerde ve toplumlarda “çabalasam da sonuç değişmeyecek” inancını güçlendiriyor.
Örneğin; ekonomik krizlerle sarsılan bir ülkede insanlar, daha iyi bir gelecek için uğraşmanın anlamsız olduğuna inanmaya başlayabilirler. Bu durum, üretkenliği ve yaratıcılığı zayıflatır, kolektif bir durgunluğa yol açar. Politik düzlemde ise, vatandaşların “nasıl olsa hiçbir şey düzelmeyecek” düşüncesiyle sandığa gitmemesi, demokratik katılımın zayıflaması anlamına gelir. Böylece bireysel çaresizlik, toplumsal edilgenliğe dönüşür.
Psikolojik ve Sosyolojik Boyutlar
Öğrenilmiş çaresizlik, hem bireyin iç dünyasında hem de toplumsal yapıda zincirleme etkiler yaratır. Psikolojik açıdan bakıldığında, bireylerin kontrol duygusunu yitirmesi; depresyon, stres ve özgüven eksikliğine neden olur. Sosyolojik açıdan ise, bu ruh hali toplumun yeniliklere kapalı hale gelmesine, değişim taleplerinin azalmasına yol açar. Bu nedenle öğrenilmiş çaresizlik, sadece bireysel bir duygu değil, bir toplumsal direnç kaybıdır.
Tarihten Günümüze Paralellikler
Geçmişi anlamak, günümüzü çözümlemenin anahtarıdır. Bugün birçok toplum, tıpkı tarih sahnesindeki imparatorluklar gibi, tekrar eden başarısızlıklar karşısında çaresizlik duygusuna kapılmaktadır. Ancak tarih bize gösteriyor ki, hiçbir çaresizlik kalıcı değildir. Değişim, genellikle tam da umudun en azaldığı anda başlar.
19. yüzyılın karanlık dönemlerinde Avrupa’nın birçok halkı, monarşilerin baskısı altında sessizliğe gömülmüştü. Ancak bu sessizlik, bir süre sonra aydınlanma ve devrim hareketlerine zemin hazırladı. Tıpkı o dönemde olduğu gibi, bugün de bireylerin ve toplumların yeniden inanç kazanması, geleceğe dair umut üretmesi mümkün.
Sonuç: Umutsuzluk Öğrenilirse, Umut da Öğrenilebilir
Öğrenilmiş çaresizlik, insanın kendi potansiyelini unuttuğu andır. Ancak tarih boyunca her karanlık dönem, kendi içinde bir uyanışı da barındırmıştır. Bu nedenle, geçmişin çaresizlik hikâyelerini anlamak; geleceğin umut hikâyelerini yazmak için bir başlangıçtır. Çünkü eğer çaresizlik öğrenilebiliyorsa, umut da öğrenilebilir. Ve bu, insanlığın en güçlü tarihsel dersidir.
Öğrenilmiş çaresizliğe sahip kişiler, yaşadıkları durumlar karşısında kötü olan ruh hallerini gizleyip olumlu tepki vermekten yoksunlardır . Örneğin, madde bağımlısı biri maddeyi birkaç kez bırakmayı deneyip başarısız olduysa hayatının geri kalanında bu alışkanlığından vazgeçemeyeceğine inanabilir. 2023 Öğrenilmiş Çaresizlik Nedir? – Erdem Psikiyatri Erdem Psikiyatri ogrenilmis-caresizlik-… Erdem Psikiyatri ogrenilmis-caresizlik-…
Tamer! Katılmadığım taraflar var ama katkınız yazıyı zenginleştirdi, teşekkür ederim.
Öğrenilmiş çaresizlik (learned help- lessness) terimi, bir organizmanın, dav- ranışlarıyla olumsuz bir sonucu kont- rol edebileceği halde, bu sonucu kont- rol etmek için gereken davranışları yapmadığını ya da bu davranışları öğ- renmede yetersiz kaldığını göstermek- tedir (Seligman, 1975).
Aybike! Her ayrıntıda aynı fikirde değilim, ama katkınız için minnettarım.
Öğrenilmiş Çaresizlik , bireyin tekrarlanan olumsuz olaylar yaşadığı ve durumu kontrol etmekte tamamen çaresiz hissettiği bir zihinsel durumdur . Bu durum her yaştan insanı etkiler, ancak çocuklar genellikle en kötü vakaları yaşarlar çünkü çoğu yetişkinin sahip olduğu başa çıkma becerilerinden yoksundurlar. Öğrenilmiş Çaresizlik , bireyin tekrarlanan olumsuz olaylar yaşadığı ve durumu kontrol etmekte tamamen çaresiz hissettiği bir zihinsel durumdur .
Harun!
Sevgili yorumlarınız sayesinde yazının akışı düzenlendi, anlatım daha anlaşılır hale geldi ve metin daha etkili oldu.